VEDA HUTBESİ
Hz. Peygamber (s.a.v.), Veda Hutbesi’nde Allah’a (c.c.) hamd ve senadan sonra kendisini dinleyen yüz bini aşkın Müslümana şöyle seslendi: “Ey insanlar! Bilmiyorum, belki de bugünden sonra burada sizinle bir daha buluşamayacağım. Allah’ın rahmeti, bugün sözümü işitip onu iyice kavrayanların üzerine olsun! Benim bu sözlerimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki bildirilen kimse burada bulunandan daha iyi anlar ve itaat eder. Ey insanlar! Biliniz ki Rabb’iniz birdir, atanız da birdir. Bütün insanlar Âdem’den gelmiş, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın da beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir. Biliniz ki bu şehriniz Mekke, bugününüz arefe ve bu ayınız zilhicce nasıl mukaddes ve dokunulmaz ise mallarınız ve canlarınız da aynı şekilde dokunulmazdır. Cahiliye Devri’ndeki her türlü ribâ (faiz) kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat anaparanız sizindir. Ne haksızlık edin ne de haksızlığa uğrayın. Kaldırdığım ilk faiz, amcam Abbas b. Abdülmuttalib’in faizidir. Cahiliye Devri’nin kan davaları da kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası, akrabalarımdan Rebîa b. Hâris b. Abdülmuttalib’in oğlu Âmir’in kan davasıdır. Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve iffetini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız iffet ve namuslarını korumalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları geleneklere uygun biçimde yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır. Kadınlar hususunda Allah’tan korkun ve onlara en iyi şekilde davranın. Ashabım! Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden saltanat ve nüfuz kurma ümidini ebediyen kaybetmiştir. Fakat size yasakladığım şeyler dışında küçük gördüğünüz şeylerde şeytana uyarsanız bu da onu sevindirir ve cesaret verir. Sözümü iyi dinleyin ve belleyin. Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Bir Müslümanın malı, rızası olmadan diğer bir Müslümana helal olmaz. Sakın zulmetmeyin. Herkes ancak kendi iş- lediği suçtan sorumludur. Baba oğlunun, oğul da babasının suçundan sorumlu tutulamaz. Allah her vârisin mirastan payını tayin etmiştir. Artık bir vârisin diğer mirasçıları mahrum edecek şekilde vasiyette bulunması helal değildir. Ödünç alınan şeyler sahibine geri verilmelidir. Yararlanılmak üzere alınan şeyler de sahiplerine iade edilmelidir. Borçlar ödenmelidir. Birinin borcunu üstlenen kefil de o borcu ödemelidir. Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine iade etsin. Rabb’iniz olan Allah’tan sakının, ona kulluk edin. Beş vakit namazınızı kılın. Ramazan ayında oruç tutun, hac ibadetini yerine getirin, mallarınızın zekâtını gönül hoşluğuyla verin. Yöneticilerinize, Allah’ın kitabı- na uydukları sürece itaat edin ve böylece Rabb’inizin cennetine girin. Benden sonra küfre ve sapkınlığa düşüp birbirinizin boynunu vurmayın. Benden sonra hiçbir peygamber gelmeyecektir. Ey müminler! Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız takdirde bir daha asla yolunuzu şaşırmazsınız. Bunlar Allah’ın kitabı Kur’an’la Peygamberi’nin sünnetidir.”
4. VEDA HUTBESİ
Müslümanlar Mekke’yi fethedince Medineli müminler, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) doğduğu ve hayatının bü- yük çoğunluğunu geçirdiği Mekke’de kalacağını düşündüler ve üzüldüler. Onların bu endişelerinden haberdar olan Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), “Hayatım sizin hayatınızla beraber olacak, ölümüm de sizin ölümünüzle beraber olacaktır.” (1) buyurarak onlarla beraber gideceğini belirtti. Nitekim de fetihten bir süre sonra tekrar Medine’ye döndü. Hz. Muhammed (s.a.v.), 632 yılında hacca gideceğini Müslümanlara duyurdu ve bunun için hazırlıklara başladı. Allah Resulü’nün (s.a.v.) hac için Mekke’ye gideceğini işiten Müslümanlar da gerekli hazırlıkları yaptılar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kalabalık bir Müslüman topluluğu ile birlikte hac yolculuğuna çıktı. Gerekli şartları yerine getirerek hac ibadetini yaptı. Böylece Müslümanlara, hac ibadetinin nasıl yapılacağını uygulamalı olarak göstermiş oldu. Bir hadisinde de “Hac ile ilgili yapmanız gerekenleri benden alı- nız (öğreniniz).” (2) buyurdu.

4. VEDA HUTBESİ
Müslümanlar Mekke’yi fethedince Medineli müminler, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) doğduğu ve hayatının bü- yük çoğunluğunu geçirdiği Mekke’de kalacağını düşündüler ve üzüldüler. Onların bu endişelerinden haberdar olan Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), “Hayatım sizin hayatınızla beraber olacak, ölümüm de sizin ölümünüzle beraber olacaktır.” (1) buyurarak onlarla beraber gideceğini belirtti. Nitekim de fetihten bir süre sonra tekrar Medine’ye döndü. Hz. Muhammed (s.a.v.), 632 yılında hacca gideceğini Müslümanlara duyurdu ve bunun için hazırlıklara başladı. Allah Resulü’nün (s.a.v.) hac için Mekke’ye gideceğini işiten Müslümanlar da gerekli hazırlıkları yaptılar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kalabalık bir Müslüman topluluğu ile birlikte hac yolculuğuna çıktı. Gerekli şartları yerine getirerek hac ibadetini yaptı. Böylece Müslümanlara, hac ibadetinin nasıl yapılacağını uygulamalı olarak göstermiş oldu. Bir hadisinde de “Hac ile ilgili yapmanız gerekenleri benden alı- nız (öğreniniz).” (2) buyurdu.
